Ölüdeniz (Blue Lagoon) :
Yüzme ve su sporları için kristal berraklığında turkuvaz renkli denizi bembeyaz kumsalı ve gökyüzünden hiç eksik olmayan güneşi ile dünyanın gözdesi Ölüdeniz’i keşfedin... Durgun suyu ve korunaklı yapısıyla Ölü bir denize benzeyen lagün Kumburnu Ulusal Parkı ve Belcekız Plajı size kolayca doyamayacağınız doğal bir cennet manzarası içinde tatil olanağı sunuyor.
Fethiye’den Ölüdeniz’e çamlar arasından giden yol 14 km. Yokuşlu inişli yolun sonunda birden müthiş bir mavi çıkıverir karşınıza. Burası Belcekız Koyu’dur. Koyun içinden uzanan kumsalı yürüdüğünüzde ise eşsiz Ölüdeniz’i görürsünüz. Ölüdeniz büyülü gibidir kıpırtısız durur öylece. Dibinde tek bir yosun bile yoktur beyaz bir kumla örtülüdür. Suyun ve dibinde kumun kırdığı ışık turkuaz bir renk verir. Ölüdeniz’e Çamların gölgesi düşer ve bu etkileyici tukuazı zenginleştirir.
Belcekız adı da bir efsaneye dayanıyor. Eski çağlarda buralardan geçen gemiler açıkta demirler ve içme suyu almak üzere kıyıya sandalla çıkarlarmış. Bir gün yaşlı bir kaptanın genç yakışıklı oğlu su almak için koya çıktığında güzel mi güzel Belcekız’ı görür. Görür görmez de vurulur.
Kızın yüreğine de ateş düşer. Ama delikanlı suyu alıp dönmek zorundadır. Gemi uzaklaşıp gider. Belcekız hep kıyıyı sevgilisini kollar. Delikanlı da geminin buralardan her geçişinde su almaya gelir. Böylece görüşür sevişirler.
Bir gün gemi buralardan geçerken fırtına patlar. Genç babasına burada korunaklı havuz gibi bir koy olduğunu söyler. İhtiyar kurt ise oğlunun gönül macerasını bilmektedir. Oğlunun sevgilisini görmek uğruna gemiyi parçalamayı göze aldığını sanır. Dalgalarla birlikte kavga da büyür baba oğul arasında. Gemi tam kayalıklara çarpacakken kaptan bir kürek darbesiyle oğlunu denize atar ve dümene yapışır ki durumu görür. Deniz dönerek çarşaf gibi bir koya girmektedir. Oğlan orada ölür. Kayaların üzerinde sevdiğini bekleyen Belcekız da kendini kayalardan atıp ölür. İşte o gün bu gündür kızın öldüğü yere Belcekız oğlanın öldüğü yere Ölüdeniz denir. Günün ilerleyişine göre rengi değişip duran deniz belki de bir oğlana bir kıza yanmaktadır.
Ölüdeniz'de yeterli otel ve lokanta bulacaksınız. Kumsalda şemsiye kiralanıyor. Büfeler de var.
Kelebekler Vadisi :
Pieri Rapos Euglapia Quadripunctia Danaus Chtsippus ve diğerleri. Derin bir vadinin tabanında yer alan Kelebekler vadisi Fethiye’nin en güzel koylarından birisi... Vadide İlkbahar aylarından başlayarak yılın büyük bölümünde Jersey Tiger (kaplan Kelebekleri) nin de aralarında olduğu 40 dan fazla tür kelebeği gözlemlemek mümkün.
Fethiye çevresinin en çarpıcı yerlerinden birisi Kelebekler Vadisi’dir. 1995’in 8 Şubat’ında 1. derecede doğal SİT ilan edilen ve her türlü yapılaşmaya kapatılan kayalık ve çamlık vadide biraz zahmetlice tırmanıştan sonra milyarlarca milyarlarca kelebeğin kayaları ağaçların gövdelerini ve yapraklarını kısacası her yeri bir şal gibi örttüğünü görmek çok şaşırtıcı bir etki yaratıyor.
Önce bunu fark edemiyorsunuz doğal görüntü böyleymiş gibi geliyor insana. Ama bir ses bir hareketle havalanıveren kelebekler gökyüzünü kaplıyor vadiye gölge düşüveriyor.
Kelebekler Vadisi’ne gitmek için önce Ölüdeniz’e gideceksiniz oradan kiralayacağınız veya dolmuş usulü gidiş-dönüş bineceğiniz bir tekneyle vadinin kumsalına ineceksiniz. Gece isteyen uyku tulumuyla bir köşede uyuyabilir istemezseniz geldiğiniz tekne ile geri döneceksiniz. Burada konaklama tesisi yok. Kumsalda bir kır lokantası kuruluyor yazları.
Sportmen doğa yürüyüşleri konusunda birazcık da olsa tecrübeli olmayanlar vadinin yukarılarına tırmanmayı denemesinler. Birinci şelaleye kadar çıkmakla yetinsinler. Kendine güvenen vadinin olağandışı çağrısına dayanamayanlar çıkışa devam ederlerse yukarıda söz ettiğimiz manzarayı görecekler.
Saklıkent Gorge:
Saklıkent Fethiye’nin hemen arkasında yüksek Toros Dağlarından gelen coşkun suların aşındırması ile oluşan bir doğal güzellik. Sıcak yaz günlerinde kanyonda sular içinde yapacağınız bir yürüyüşle serinleyecek yöre mutfağından örneklerin ve taze alabalıkların sunulduğu restoranlarda yemek aaafini yaşayacaksınız. 300 mt derinliğinde ve 18 km uzunluğundaki kanyon fotoğraf meraklılarının da gözdesi.
Saklıkent’e Fethiye-Antalya karayolundan Kemer ilçesi yönünde ayrılarak ulaşılıyor. Sapaktan 13 km sonra Tlos’a 21 km sonra da Saklıkent’e ulaşılıyor.
Kayadibi köyünü geçiyor ve kanyon girişine çıkıyorsunuz. Girişde aracınızı bırakıyorsunuz.
Kanyon girişi için ücret ödeyeceksiniz. Eşen çayı kanyonun 100 m. içinde patlayarak çıkıyor yeryüzüne.
Çay yaz-kış öylesine deli akıyor ki akıntıya karşı ilerlemek mümkün değil. Çayın üzerine kanyon duvarına tutturulmuş tahta iskeleler kurulmuş. İskeleden tek sıra ilerliyor ve çayın patladığı yere ulaşıyorsunuz.
Dilerseniz buz gibi suyu aşarak karşı kıyıya geçip kanyonun derinliklerine doğru ilerleyebilirsiniz. Suyun dibi çakıllı taşlı olduğundan lastik ya da bez ayakkabınızı yanınıza almayı unutmayın.
Kanyon kimi zaman daralarak kimi zaman engebeli bir biçimde 18 km sürüyor. Sonuna kadar gitmek zor. Yazın sıcak günlerindeki serinlik hoş ama rutubet öylesine fazla ki. Yürüyüş uzadıkça aaafi kaçıyor. En iyisi birkaç yüz metre gidip dönmek.
aLıntıdır (( daha çok resim vardı ama url de sorun çıktı inş. daha sonra yollayacağım ))